content top

Cumartesi, Nisan 07, 2012

Melih Kibar'ın Anısına


Melih Kibar (6 Eylül 1951 - 7 Nisan 2005)

1951 yılında İstanbul'da doğdu. Ailesi ünlü besteciyi , daha küçük yaşta hissedilen müzik yeteneğini geliştirebilmesi için, İstanbul Belediyesi Konservatuvarı Yarı Zamanlı Piyano Bölümü'ne gönderdi. Kibar, konservatuvara başladığında henüz 8 yaşındaydı.

Milliyet Gazetesi tarafından düzenlenen Liselerarası Hafif Müzik Yarışması'na Alman Lisesi Orkestrası'yla katılan sanatçı, beste dalında birinci oldu. Bu başarıyla, profesyonel müzisyenlerle çalışma fırsatı yakalayan Kibar'ın, Timur Selçuk'la uzun sürecek ortak çalışmaları 1970'de başladı.

1974'te Timur Selçuk Orkestrası'nın çıkardığı albüme, ilk defa 3 bestesiyle (Gençlik Şarkısı, Kelebek ve Panayır Günü) katkıda bulundu. Kibar'ın "Panayır Günü" bestesi, TRT'de yayınlanan Oyun Treni adındaki programın jenerik müziği olarak seçildi. 1975'te Örovizyon Türkiye Elemeleri'nin sinyal müziği olan "Çoban Yıldızı"nı besteler ("Çoban Yıldızı"nın öyküsü en altta verilmiştir.). Aynı dönemde, Çiğdem Talu ile yolları kesişti ve birçok ünlü besteye birlikte imza attılar. İkilinin ilk şarkılarından olan "Neden Tuttun Elimi" ve "Bunlar da Geçer", Füsun Önal'ın sesiyle hayat buldu. Erol Evgin tarafından 1976'da seslendirilen "İşte Öyle Bir Şey" ve "Sevdan Olmasa" şarkıları büyük sükse yaptı. Nitekim, Kibar, ilk önemli ödülünü "İşte Öyle Bir Şey" adlı şarkısıyla, Yılın Bestecisi kategorisinde aldı. Hemen ardından, bir Türk filmi klasiği haline gelen Hababam Sınıfı için yaptığı besteyle Altın Portakal Film Müziği ödülünün sahibi oldu.

Ünlü bestecinin ödülleri bunlarla sınırlı kalmadı. 1981 yılında, 45'lik plak olarak çıkardığı "Hep Böyle Kal" ve "Söyle Canım" çalışmalarıyla Altın Plak ödülünü aldı. 1984 yılında, Kibar'ın müzikal başarıları arasına, Polonya'nın Sopot şehrinde aldığı "En Başarılı Orkestra Şefi" ödülü eklendi. Aynı dönemlerde, aranjörlüğünü üstlendiği, İlhan İrem'in Pencere albümü Altın Plak kazandı. Türk yapımı ilk müzikal filmin de besteleri Kibar tarafından yapıldı.

Kibar tarafından bestelenen "Halley" adlı şarkı 1986 Örovizyon Şarkı Yarışması'nda dokuzunculuk elde etti. Böylece, Türkiye bu yarışmada, ilk defa ilk on arasında yer almış oldu. 1987'de Ulusal Finaller'de "Paydos" şarkısıyla ikinci, 1995 Örovizyon Şarkı Yarışması'nda "Sev" şarkısıyla on altıncı oldu. Kibar'ın sanatsal yeteneği uluslararası müzik çevreleri tarafından da göz ardı edilmedi. 1988'de, bestecinin Ersu adlı jingle'ı International Advertising Awards Jingle Ödülü'ne, New Wave adlı jingle'ı ise, International Advertising Awards Başarı Belgesi'ne layık görüldü. Bu uluslararası başarıların yanı sıra, 1992'de Sopot-Polonya'da En Başarılı Aranjör ödülünü kazandı.

2000 yılında, "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı" adlı tiyatro oyununa yaptığı bestelerle Afife Jale En İyi Besteci Ödülü'nü aldıktan sonra, sadece kendi bestelerinden derlediği "Yadigar" adlı albüm için çalışmaya başladı. Bu albümü 2001'de çıkardı. 2003'te ise, "Saat Sabahın Dokuzu" isimli bir albüm yaptı.

Birçok ünlü yapıta besteleriyle hayat veren, unutulmaz müziklerin ünlü bestekarı, 7 Nisan 2005'te İstanbul'da cilt kanseri teşhisiyle bir süredir tedavi gördüğü Kozyatağı Acıbadem Hastanesi'nde hayata veda etti.

Çoban Yıldızı'nın Hikayesi

Türkiye'nin Örovizyon'a ilk katılacağı sene orkestra şefi de Timur Selçuk olacaktır. Timur Selçuk Melih Kibar'ın da hocasıdır aynı zamanda. Takvimler 1974'ün son aylarını gösterirken, Timur öğrencilerinin her birine ayrı bir makam verir ve ödev olarak onlardan Örovizyon'a 45 saniyelik bir sinyal müziği bestelemelerini ister. Melih 23 yaşındadır bu arada (Hababam Sınıfı'nı da 24 yaşında besteleyecektir zaten) ve çok hevesli, coşkulu bir gençtir. Hemen o gün eve gider, piyanosunun başına oturur ve şimdi "Çoban Yıldızı" diye bildiğimiz, o zamanlar herhangi bir adı olmayan besteyi çıkarır. Ertesi gün timur "içinizde ödeve bakan oldu mu?" diye sorduğunda çekinir hatta melih, hemen söyleyemez "Ben besteledim hocam" diye. Fakat sonra yine de çalar ve Timur diğer öğrencilere dönüp "Tamam, müzik bulundu." der.
İsminin hikayesi de şöyledir:
Sinyal müziği olduktan sonra bir de 45'liği yapılmak istenir bestenin, ama bir isim lazım. Melih besteyi şair bir bayana götürür. şair bayan da dinler, dinler ve en sonunda telefonda "Çoban Yıldızı olsun bunun adı" der. Melih, anlattıklarına bakılırsa ilk önce hiç sevmez bu ismi, fazlaca romantik, fazlaca his yüklü bulur. Fakat şair bayan "Nasıl Çoban Yıldızı yüzyıllarca gemicilere yol gösterdiyse, bu beste de senin müzik kariyerine öyle yön verecek" diye açıklamada bulunur, melih de "Peki madem" der ve şair bayanın kehanetinin gerçekleştiğini kanıtlar aradan geçen yıllar.

Melih Kibar - Çoban Yıldızı


Çiğdem Talu - Melih Kibar | Yüzyılın Aşkları

0 yorum:

Yorum Gönder

content top